Apollo ve Komagane’nin başları, hava şartlarından ve turistler tarafından incitilmeye hazır bir halde, heykeller dizisinin arkasında, yerde durmaktaydı. Turistler, yerdeki bu başları seyredebilmek için, heykellerin üzerine tırmanmaya kendilerini mecbur hissediyorlardı.
1989 yılında, Aachen Üniversitesi tarafından kireç taşı heykeller üzerinde yapılan araştırmalar, kireç taşı heykellerin koruyucu maddeleri absorbe etmeyeceklerini gösterdi. En iyi koruma yöntemi, heykelleri yükseltip başları bir kaide üzerine yerleştirmekti.
Apollo ve Komagane’ninkiler de dahil olmak üzere, bütün heykel başları, terasta hazırlanmış olan yüksek kaideleri üzerine konuldu. Heykel kaideleri, heykellere gerekli havalandırmayı sağladığı gibi, suların heykellerin içine sızmasına da kesin bir engel oluşturdu.
Bütün başlar, kaidelerinin üzerinde yükseltilmiş bir halde, kendi heykellerinin önüne yerleştirildi. Başların altına döşenen çakıl taşları, suların aşağı süzülmesini maksimum seviyeye çıkardı. Artık, ne suyun aşağıdan sızıp yosunlanmaya neden olmasına imkan ne de turistlerin, heykellerin arkasında, yerde uzanmış başları görmek için platforma tırmanmak zorunda olduklarını düşünmelerine gerek kalmıştı.